İstanbul’un kalabalık ve karmaşık yapısı içinde, birçok insanın günlük telaşına kapıldığı bir zamanda, bambaşka bir hayat hikayesi gizli. 17 yıldır ekmek kırıntısı toplayan bir adam, hem altın kalpliliğiyle hem de insanlara olan inancı ve sevgisiyle dikkat çekiyor. Herkesin unutmaya yüz tuttuğu bu örnek, aslında toplumda dayanışmanın ve bir arada yaşamanın ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Yıllardır İstanbul’un çeşitli semtlerinde, yolları ve meydanları adımlayan bu adam, ellerinde bir poşetle yürürken pek çok gözün dikkatini çekiyor. Kimisi onu yadırgasada, kimisi onun bu düsturunu takdirle karşılıyor. "Ben bu işi Allah rızası için yapıyorum," diyor. “Her kırıntı, bir hayat kurtarır,” diyerek ekliyor. Günlük rutininde, ekmeklerin fırlatıldığı, atıldığı her ALAN’ı tarayarak, sokak hayvanlarına bir nebze olsun katkı sunmaya çalışıyor.
Bu adamın hikayesi, sadece bir hayvanseverin ötesinde, aynı zamanda bir toplum gönüllüsünün yaşam öyküsünü de yansıtıyor. Sokakta karşılaştığı hayvanlar için birer dost, birer arkadaş olarak görüyor onları. Yardımsever kişiliğiyle bilinen bu adam, insanlara ve hayvanlara olan sevgisini her fırsatta dile getiriyor. İstanbul’un kalabalığı içinde yalnız hissetmeyen hayvanlar, adeta onun küçük dünyasında kendilerine bir yuva buluyor.
Bu özel insanın hikayesi, sosyal medyanın gücüyle daha da fazla kişiye ulaştı. Paylaşılan fotoğrafları ve videoları sayesinde, başkalarına ilham vermiş durumda. İlgilenen insanlar, onun bu özverili çabalarını takdir ediyor ve ona destek olmak için bir araya geliyor. Gönüllü projelerle birlikte, sokak hayvanlarına yiyecek ve su temin etmek amacıyla düzenlenen etkinliklere katılıyor. “Güzel bir duygu; başkalarına yardımcı olmak,” diyor.
Neden ekmek kırıntısı topluyor sorusunu “Hayvanlar için… Onların da yaşamaya hakkı var,” diyerek yanıtlıyor. Hemen her gün, ekmek dükkanlarının önünde yapılanların bir anlamda aynı yere atılan kırıntıları toplamak, hem kendisi için hem de sokaktaki dostları için büyük bir öneme sahip. Hayvanlar, onun hayatında sadece sokaktaki hayvanların bir parçası değil, aynı zamanda onun birer dostu. Hadi gelin, bu duyarlı insanın hikayesine daha yakından bakalım.
Bir sabah, ekmek kırıntılarını toplamak üzere yola çıkan bu adam, sonunda biraz geç kalıyor. Ama umutsuz değil. Havadar bir sabah, üzerine güneşin doğuşu ile birlikte yukarıdan bakan koca bir kediyle karşılaşıyor. Öylece ona bakarken, onun beslenmeye ihtiyacı olduğunu biliyor. Her yeni gün, biraz daha enerji, biraz daha sevgi ve aynı zamanda biraz daha sorumlulukla doluyor. Evet, belki de ekmek kırıntıları astığın karnın doymasını sağlamaktan daha fazlası.
Kimi zaman kedilerin ve köpeklerin yanına gelirken, insanlarla da kısa sohbetler yapma imkanı buluyor. Bir de bakıyor ki, normal şehir hayatı, bu sevimli dostların varlığıyla daha bir güzelleşiyor. Onunla tanışanlar, sağıya sola bakmaktan başka bir amaçla yanına gelirken, “Al sana bir ekmek kırıntısı” derken, aynı zamanda bir insanı ve bir hikayeyi tanımanın da mutluluğunu yaşıyor. Günün sonunda belki ekmeği bulamaz, ama kalbinin sıcak olduğu gerçeği; ancak bu hayaletin gerçekleri onun gözlerinde parlamaktadır.
Bu adam şimdi sadece bir ekmek kırıntısı toplayıcısı değil; o artık bir rol model. İnsanlar onun ışığından faydalanarak, sokak hayvanlarına yardım etmenin yanı sıra, başkalarına da destek olmanın gerekliliğini anlamaya çalışıyorlar. “Bazen küçük bir iyilik büyük bir etki bırakabilir” sözü, onun duygu ve düşüncelerini abaraki bir yoğunluktadır. Herkesin çok yoğun olduğu 21. yüzyıl İstanbul’unda, unuttuklarımızı hatırlatıyor.
Dolayısıyla bu adam sadece bir kişi değil, insanların umut ışığı. Herkes duygu ve düşüncelerini birleştirerek, buradan bir araya geldiğimizde harika şeylerin meydana geldiğini görüyor. Unutulmaması gereken bir gerçek var ki, herkes yardım etmeyi, katmayı öğrenebilir. Bu paylaşımlar ve bu hikaye de aslında toplumda yer alan insanların birbirleriyle olan bağlarının önemini vurguluyor.
Sevgi, dayanışma ve özveri kavramlarının altını çizen bu adam, belki de aklımızdan geçen bir soruyla yanıtlayacak olursak, bu hayattaki gerçek yüceliğin nereden geldiğini göstermekte. Yine de, “İyilik bulaşıcıdır,” diyerek, son bir hikaye daha paylaşmayı ihmal etmiyor. Düşünün, birisi her gün ayakları altında kullandığı bir şeyi atıp gidebilirken, onun aynı duygularla hareket ettiğini görmek, bize de bir şeyleri hatırlatması kaçınılmaz olacaktır.
Unutmayalım ki, hayat küçük detaylarla daha bir anlam kazanır. Ekmek kırıntıları belki yeterli değildir ama bir kalp, bir sevgi, bir merhametle birlikte, bu hikaye büyümeye devam edecektir.