Sosyal medyanın etkisi her geçen gün artarken, gençlerin dikkat çekmek ve tanınmak için yaptıkları cesurca veya tehlikeli eylemler de yeni tartışmalara yol açıyor. Son günlerde yaşanan bir olay, bu konunun ne denli ciddi sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bir video çekimi uğruna canından olan genç, artık sosyal medyada yaşanan tehlikeli eylemlerin sonuçları üzerine düşünmemizi gerektiriyor.
Geçtiğimiz günlerde, 18 yaşındaki Ahmet Yılmaz isimli genç, arkadaşlarıyla birlikte sosyal medya platformlarına hitap edecek bir video çekmek amacıyla yüksek bir binanın çatısına çıktı. Burada yapılan tehlikeli hareketler sonucu, talihsiz genç dengesini kaybetti ve aşağıya düştü. Arkadaşlarının panik halinde çağırdığı sağlık ekipleri, olay yerine ulaştıklarında Ahmet’in durumunun kritik olduğunu belirledi. Hastaneye kaldırılan genç, ne yazık ki tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bu olay, gençlerin sosyal medyada viral olma peşinde nasıl tehlikeli davranışlarda bulunabildiğini ve bunun sonuçlarını acı bir şekilde gözler önüne serdi.
Ahmet’in yaşadığı bu trajik olay, sosyal medyada son zamanlarda yaygın hale gelen "tehlikeli video" akımlarını tekrar gündeme getirdi. Gençler arasındaki bu akımlar, bazı popüler içerik üreticilerinin cesur eylemlerini taklit etme isteğiyle birleşince, ciddi kazalara yol açabiliyor. Kimileri, daha fazla izlenmek ve takipçi sayısını artırmak amacıyla aşırı tehlikeli davranışlar sergiliyor. Ancak bu tür eylemlerin yalnızca kan gütmeyle sonuçlanmadığını, aynı zamanda gençlerin yaşamlarına mal olabileceğini unutmamak gerekiyor. Yaşanan son olay, tehlikeli içeriklerin çekiciliğinin ne denli korkutucu sonuçlar doğurabileceğini kanıtlar nitelikte.
Ahmet’in ailesi, yaşadıkları acıyı kamuoyuyla paylaşarak, diğer ailelerin ve gençlerin dikkatini tehlikeli yarışmalara ve videolara çekmek istediklerini belirtti. Bu trajedi, sosyal medyanın yanıltıcı ve tehlikeli yanlarını vurgularken, gençlere daha sağduyulu kararlar almaları konusunda bir ders olmalıdır. Aileleri ve eğitimciler, gençlerin dikkatini çekmek ve bilinçlendirmek adına daha fazla çaba sarf etmelidir. Hayatını kaybeden Ahmet’in anısı, gençlerin güvenliğini sağlamak adına bir uyarı niteliği taşıyor.
Sonuç olarak, sosyal medyanın sunduğu sanal dünyanın cazibesi, hiçbir zaman gerçek yaşamın önüne geçmemelidir. Gençlerin daha dikkatli olmaları ve viral olma arzusunun tehlikelerine karşı bilinçlenmeleri gerekiyor. İleride benzer olayların yaşanmaması için, toplumsal bir farkındalık oluşturulması kaçınılmazdır. Unutulmamalıdır ki, büyüleyici anlar yaşamak yerine hayatı korumak her zaman daha değerli olacaktır.